Bana kompresyonunu söyle ,sana kim olduğunu söyleyeyim

Bone Variations-02

Bana kompresyonunu söyle ,sana kim olduğunu söyleyeyim

Her beden farklı , her beden kendine özel. Beden farklılıklarını -bize dayatılan şöyle olmalı, şu kadar çalışırsan buraya ulaşırsın halinden -bir kusur olmaktan öte gördüğümüzde, o bedenin kendi öz farklılıklarını anladığımızda, yepyeni bir yaşam ve yepyeni bir yoga algısı oluşmaz mı?

Fiziksel pratikte hertürlü çabanın emeğin, disiplinin ötesinde gelip geleceğin sınırına dayanacağın aşamayacağın bir yer var. Kemikler:) Kemiklerin yapısı , şekli , yaradan tarafından sana verilmiş oluş hali. Yin Yoga eğitimlerinde -kompresyon – diye tanımlıyoruz ilk günden.
İşte bence o sınıra ulaştığında çok felsefik bir şey başlıyor.Kendin ile yüzleşme yerin orası . O ana kadar dışardan yönlendirildiğin bir pratiğin içindesi. Ki bu tarz pratikleri de çok önemsiyorum. Gücünü dengeni bulabilmen içindeki ateşi, yaşamın ileri gitme arzusunun bulunduğu, seni uzay ve zaman algısı içinde var olabilmen için yaşamda kalma içgüdünü tetikleyen pratikler ve bazen de çok keyifli ve eğlenceli. Buraya kadar her şey çok güzel, olgunlaştığın bir noktaya geliyorsun. Sana söyleneni yapıyorsun , keşfediyorsun, bağ kuruyorsun.

Sonra birşey oluyor. Bir an geliyor, pratiğin bir şeye çarpıyor. ( bazen bunu yaşamda farklı alanlarda da yaşıyorsun. belki ilişkinde, belki işinde ama ben şimdilik beden üzerinden anlatmaya devam edeceğim. Nerde kaldık, ha evet , o an geldi, bir şey senin tüm çabana rağmen seni ilerletmiyor, deniyorsun, daha fazla daha fazla, nefes alıyorsun, bedenini daha da zorluyorsun ama nafile , gitmiyor, o femur kemiği istediğin kadar dışa dönmüyor, sen lotusa oturamıyorsun. Ama azimlisin, femurun dönmüyorsa bakıyorsun başka bir eklemin daha var , dizinden açmaya çalışıyorsun, ah evet azıcık benziyor mutlu oluyorsun, öğretmenim bana bak bende yaptım  beni de sev beni de gör diyorsun ama birsüre sonra dizin ağrımaya başlıyor, hay allah neden oldu ki bu şimdi, hani çok çalışınca olacaktı…

Herneyse burda bahsettiğim şeyleri anlıyorsunuz zaten ama diyeceğim o ki , işte o kompresyon anına geldiğinde hayatta uygulamanda çok önemli bir noktaya gelmiş oluyorsun. O an büyülü bir an. O an gerçek benliğinle, kendi hikayenle tanışacağın an. O anda yanlızsın ve yanlız yürüyeceksin. Kendi derinliklerine, kemiklerinin , bağ dokularının içine gireceksin, ondan öncesi deri idi, yüzel idi kas idi pek de güzel idi ama daha dış dünya ile bağ kurduğun yerler idi. Kemiğe , bağ dokuya fasyaya geldiğinde ise iç dünyan ve derin karman ile bağ kuruyorsun.
Ama unutmaki o kompresyon anına seni getiren de öncesinde yaptığın tüm çalışmalar. Yang olmadan yini bulman mümkündeğil. Biri birinden iyi yada üstün değil.Sürekli bir dans içindeler birbirlerini yaratıp değiştirip, dönüştürüp, yok edip ,yeniden yaratıyorlar

O kemiğin sınırının o olduğunu anladığında işte birşeyler olamaya başlıyor. Önce duruyorsun, yapma, etme, zorlama çabanı bırakıyorsun ve bekliyorsun. Bekliyorsun ki yaşam önüne açsın senin gizemli geçmişini, senin gizemli topraklarındaki hikayelerini, o hikayelerin sadece dış dünyada fotoğraflarda değil , tüm bedeninde hücrelerinde aynı zamanda. İşte o büyüme yolculuğu , toprağa, yerçekimine teslim olma yolculuğu içinde kendi özünü buluyorsun. İç okyanusunda yüzmeye başladıkça herbir beden parçanın hikalerini dinliyorsun, organlarını ziyaret ettiğinde bir bakıyorsun ki tüm atalarını da ziyaret etmişsin.

Ahh anlatamam nasıl da bilge bir varlık beden. O organlar arasındaki işetişim, işlev, bunu bir anlasan tekrardan, kalbin akciğerinle beyninle nasıl da muhteşem bir uyum içinde, böbreklerin kalbinle nasıl iletişim halinde, hayran kalırsın, şükredersin, boyun eğersin, teslim olursun yaradılışın bu büyük ve görkemli haline.

Neyse sabah sabah gaza geldim yine:) Ben çok seviyorum, kendimden geçiyorum tüm bunları öğrendikçe öğrettikçe.
Bedenle kurduğumuz felsefik bağın yaşamla da kurulan bağ olduğuna inanıyorum. O yüzden hertürlü pratiği çok seviyorum.
Yin , Yang …Bedeni harekete geçiren ne olursa. Tek itirazım, herşeyin herkese aynı oranda iyi geldiği yada iyi gelmediği … Herşey ve herkes diye bir genellemeye itirazım var. Çünkü dışadan ne kadarda aynı görünsek, her beden farklı her birey farklı ve kendi biricikliği içinde bu yaşamı deneyimliyor.
Neyse Yin’iniz ve Yang’ınız eksik olmazın. Biri olmadan ötekinin var olamayacağını da şuraya ekleyelim:)
Namaste

 

 

Not: Fotolar için http://paulgrilley.com/bone-photos/

 

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

DEVRİM AKKAYA ve MEY ELBİ ile MİSTİK TÜRKİYE : MARDİN YOGA KAMPI -9-12 Mayıs 2019

DEVRİM AKKAYA ve MEY ELBİ ile MİSTİK TÜRKİYE :
MARDİN YOGA KAMPI

Tarih: 9-12 Mayıs 2019

Konaklama: Kaya Nİnova Otel
https://www.kayaninovaotel.com


Biz Devrim ve Mey yıllardır hem gezeriz hem yoga tatilleri düzenleriz.
Bu sene rotamızı ülkemizin en güzel şehirlerinden biri olan Mardin’e çevirdik.

Mardin’i anlatmaya sanırım kelimeler yetmez. Pek çok medeniyetin bir arada yaşadığı her adımda farklı bir hikayesi olan bir kent.
İşte biz de hem bu kentin ve bizlere anlatacağı hikayelerin peşinden giderken hem de çok sevdiğimiz Yoga ve Meditasyon pratiklerimizi uygulayacağız.
Bazı derslerimizi büyülü mekanlarda onların tarihi ve enerjilerini nefisimize çekerek yapacağız.
Biz çok heyecanlıyız.
Hadi bakalım

Kayıt için : devrimakkaya@hotmail.com veya meyelbi@gmail.com’a yazın
mardin-3745419_1920.jpg
Aşağıda partnerimiz Profesyonel Tur Şirketinin Tur planını bulabilirsiniz.

9 MAYIS PERŞEMBE:
Sabah siz değerli misafirlerimizi Mardin hava alanında bölge insanın sıcak konukseverliği ile karşılıyoruz. Gezi boyunca kullanacağımız aracımıza binip Mardin merkeze geçiyoruz. İlk gezi durağımız şehir merkezinin hemen altında bulunan ve döneminin en büyük eğitim yuvalarından olan Kasimiye medresesi olacaktır. Daha sonra adeta zaman tünelindeymiş gibi hissedeceğiz tarihi Mardin sokaklarında yürüyüş yapıyoruz. Kırklar kilisesi, kültür sokağı, Mardin müzesini ziyaret ediyoruz.

Öğle yemeği: cevizli Mardin kebabından oluşan özel bir menü ile Yusuf Ustada alıyoruz.
Öğle yemeği sonrası konaklayacağımız otele geçip kısa bir yerleşme ve dinlenme molası veriyoruz. Daha sonra eski ptt binası, Sabancı müzesi ve tarihi abbara geçitlerini geziyoruz. Yaklaşan akşam saatlerine doğru otele geçiyoruz.

17:30-18:45 : Devrim & Mey – Yin Yang & Meditasyon
19:30 Akşam yemeği: Ülkemizin en güzel restourantlarından olan Cercis Murat Konağında zengin bir menü ile alıyoruz.

10 MAYIS CUMA:
08:00-09:30 Mey Elbi İle Yoga & Meditasyon
Sabah otelimizde alacağımız kahvaltı sonrası Mardin’i keşfe devam ediyoruz. İlk durağımız uzun yılar Süryani’lerin merkez patrikliğini yapan Deyrulzafaran manastırı olacaktır.
Daha sonra kendimizi Mezopotamya ovasının düzlüğüne bırakıp bölgenin Efes’i olarak adlandırdığımız Dara antik kentini geziyoruz. Necrepol alanları, su sarnıçlarını, su kanallarını, agorasını detaylı gezip rehberimizden detaylı bilgiler ediniyoruz.

Tarihi ipek yoluna çıkıp Nusaybin ilçemiz üzerinden Beyazsu vadisinde öğle yemeği molası veriyoruz. Çağ çağ deresinin çıkış noktasında cennet gibi bir ortamda vereceğimiz yemek molasın sonrası gezimize devam ediyoruz. Değişik mimarisi ile Kafro Süryani köyünü geziyoruz. Dünyanın en büyük en eski faal manastırı Mor Gabriel manastırını ziyaret ediyoruz.

Saati bildirirlecektir : Mor Gabriel’de Devrim ve Mey ile Yoga Dersi
19:30 Akşam yemeği : Güzel bir menü ile Bağdadi restourantta alıyoruz. Yemek sonrası sunacağımız alternatifler doğrultusunda gecemize devam ediyoruz.

11 MAYIS CUMARTESİ:
08:00-09:30 Devrim Akkaya İle Yin Yoga & Meditasyon
Sabah otelimizde alacağımız kahvaltı sonrası bütün heyecanı ile gezimize devam ediyoruz. Bugün yönümüzü Mardin’in dağlık tarafı olan Savur ilçemize çeviriyoruz. Mardin şehir merkezinin minyatürü biçiminde bulunan masal şehir Savur’un tarihi sokaklarında güzel bir gezi yapıyoruz.
Daha sonra zamanında on binlerce insanın yaşadığı şu an çok az hanenin yaşadığı Süryani Kıllıt köyünü ziyaret ediyoruz.

Öğle yemeğimizi Savur ilçemizde güzel bir ortamda alıyoruz. Yemek sonrası yine bir Süryani köyü olan Anıtlı (Hah) köyünü ziyaret ediyoruz. Köyde bulunan ve bölgenin en eski manastırlarından Meryem ana Manastırını ziyaret ediyoruz.
Yaklaşan akşam saatlerine doğru Mardin’e geri dönüyoruz.
17:30-18:45 : Mey Elbi -Vinyasa Yoga & Meditasyon
19:30 Akşam yemeği : Mardin mutfağına özel bir menü ile alıyoruz. Yemek sonrası sunacağımız alternatifle doğrultusunda gecemize devam ediyoruz.

12 MAYIS PAZAR:
08:00-09:30 : Devrim & Mey – Yin Yang & Meditasyon
Sabah otelimizde alacağımız kahvaltı sonrası Mardin şehir merkezinde son gezilerimizi yapıyoruz. Zinciriye medresesi, eski kız meslek lisesi binası, eski idadi mektebini, ulu camiyi ve eski çarşıları geziyoruz. Son alışverişlerimiz için serbest zamanımız oluyor. Daha sonra uçak saatimizin uygunluğuna göre siz değerli misafirlerimizi Mardin hava alanına bırakıyoruz. İyi yolculuklar diliyoruz.

Not: Bazı dersleri gezi düzenlediğimiz kadim merkezlerde yapacağız. Yoga ders programı saatleri değişiklik gösterebilir size oteldeki ilk gün ileteceğiz.
South Eastern Turkey

photo credit : Mehmet Kaçmaz

Tarih: 9-12 Mayıs 2019

Yoga Ücreti : 700 TL

Gezi ve Konaklama Turu  Ücretleri
Dbl oda da kişi başı: 1.280 TL
Sng oda da tek kişi: 1.520 TL

Tur Fiyatına Dahil Hizmetler:
3 gece butik otel konaklama
3 sabah kahvaltısı (otelde)
3 akşam yemeği zengin menüler (dışarıda)
3 öğle yemeği (dışarıda)
Bölgedeki ulaşım hizmetleri
Hava alanı transferleri
Profesyonel rehberlik hizmetleri
Müze ve ören yerleri giriş ücretleri
Tursab seyahat sigortası
(uçak bileti hariç bütün hizmetler dahildir)

KAYIT İŞLEMLERİ

1-YOGA DERSLERi ÜCRETİ

Kampımızda sınırlı kontenjan olduğu için 700 TL Yoga dersleri için ödenecek  toplam  ücret  olup, yerinizi ayırtmak için kayıt esnasında 700 TL’yi aşağıdaki hesap numarasına yatırın. Açıklama bölümüne  ‘İsminiz + Mardin Kamp ‘ detayını yazmayı unutmayınız.

Mey Elbi Garanti Bankası

iban TR34 0006 2000 5750 0006 6949 87  hesap no 575/ 669 49 87

Not: Ödemeyi yaptıktan sonra lütfen dekontu yinemeyelbi@gmail.com
ve/veya devrimakkaya@hotmail.com adresine  telefon bilgilerinizi de yazarak yollayınız.
South Eastern Turkey
photo credit : Mehmet Kaçmaz

2-GEZİ ve KONAKLAMA  ÜCRETİ

15 Şubat’ta tercih ettiğiniz konaklama seçeneğine göre Konaklama ve Gezi ücretinin yarısı ödeyebilir, kalanı ise Mardine’e vardığınız ilk günTur şirketine elden  iletebilirsiniz.

3-ULAŞIM
9 Mayıs ‘taki en erken uçakla direk Mardin’e gideceğiz. Lütfen Kayıt olduğunuz anda Uçak biletinizi de satın alın.

Gidiş 😦 İstanbul’dan – Mardin Havaalanına)
9 MAYIS Pegasus Havayolları SAW- MARDİN – 06.30
THY ATATÜRK – 06.25

Dönüş : Mardin Havaalanı’ndan -İstanbul’a )

THY ATATÜRK – 18:30 Mardin İstanbul
Anadolu Jet -Mardin SAW -14:30

Not: İstanbul dışından katılanlar için havaalanından ayrı transfer sağlanacaktır

Mey 0532 573 0921

Devrim 0533 373 8510

Sevgilerimizle,

Devrim&Mey

 

Mey ve Devrim Kimdir?

Deneyimli ve alanlarinda uzman hocaları,
yoga yolculuklarına uzun süredir yanyana devam etmektedirler, kendi kişisel ve profesyonel gelişimlerine yakından izleyici olmuşlar, bu zaman içinde pek çok konuda dayanışma vepaylaşım içinde olmuşlardır.

Mey, 17 seneyi aşkın bir süredir yoga yoluna tutkuyla devam etmektedir. Derslerini şu şekilde tanımlamaktadır :“Yoga derslerimi, etkisi altında kaldığım Om Yoga’da öğrendiğim ‘vinyasa’ tarzı ve en son gittiğim ve yoga ile bakışımı derinden etkileyen ve kökleştirdiğini hissettiğim Godfrey Devereux’nun ‘dinamik vinyasası’ olarak tanımlıyorum. Varolan beden bütünlüğü içinde bandha entegrasyonuyla eforsuz bir efor araştırması içinde olanla kalmayı araştırıyorum. Yoga, beden hislerimizin, duyarlılık, hassasiyetlik. davet edilen açıklık ve yakınlık içinde derinlerden yüzeye çıkmasını araştırdığımız bir farkındalık çalışması. Farkındalığın başladığı yerde dönüşüm ve değişim kendiliğinden zorlamadan belirmeye başlıyor zaman içinde. Meditasyon ve mantralar da kalp yolunda, bütünlük içinde vazgeçilmezlerim oldu. Spritüellik bence, varolan hayat bütünlüğünü anımsayarak, görünen ve görünmeyenin bütünlüğüne teslim olmak. Hayatın her anında gizem ve bilinmezlik içinde spritüellik var. Fiziksel yoga uygulaması da bunu tekrar tekrar hücrelerimizde hissederekten anımsamamıza bir davet sunuyor.”

Devrim:
Devrim, Yin Yoga konusunda Türkiye’deki sayılı uzmanlardan biri olmanın yanı sıra Aile Dizimi, Zen Terapi, Reiki , EFT ,Çigong aracılığı ile yoganın enerji alanındaki etkilerini hayatında araştırıyor.
Paul Grilley ile 9 senedir Yin Yoga eğitimleri alan Devrim, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok şehrinde Yin Yoga workshopları ve eğitimleri yaparak Yin Yoga’nın tanınırlığına katkıda bulundu. Son beş yıldır Yin Yoga Hocalık Eğitimleri veriyor ve yeni hocalar yetiştiriyor.

Bali’de dünyaca ünlü çakra uzmanı Anodea Judith ile’Çakraların Psikolojisi’ eğitimini tamamlayan Devrim, Farkı sistemlerden oluşturduğu Türkiye’deki en kapsamlı Çakra eğitimlerini veriyor. Devrim, yoganın enerji boyutuna ve kişisel keşfin sonsuz heyecanına tutkuyla bağlı bir eğitmendir.Geçen yaz Tayland’da katıldığı Chi Gong Eğitimi ile taonun enerjiye bakış açısını deneyimledi.

Bu yaz dünyadaki en ünlü masterlardan bir olan Dr.Jwing Ming Yang ile katılacağı QiGong veİnsanın Enerji Sistemi eğitimini ve İstanbul’da katılacağı 3 yıla yayılan Somatik Deneyimleme eğitimlerinin de tüm yaptığı çalışmalara etkisini heyecanla beklemektedir.

Masallar, mitoloji ve hikaye anlatıcılığı ile ilgili araştırmaları devam eden Devrim, kısa öyküler ve denemeler yazıyor.
Aynı zamanda sinemacı olan Devrim, yoga ve meditasyonun hayatına kattığı açıklıktan esinlenerek ve katıldığı bir aile dizimi çalışmasından yola çıkarak ‘Diyar’ isimli bir belgesel filmi çekti. Diyar, yurtiçi ve yurtdışında pek çok festivalde gösterildi ve yarışmalara katıldı.

Devrim’in filmini https://www.youtube.com/watch?v=004Xe-rBVuw
adresinden izleyebilirsiniz.
Blog Yazarıdır. Devrim’in kısa öykülerini http://devrimakkayayoga.blogspot.com/sayfasından okuyabilirsiniz.

 

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Devrim Akkaya ve Mey Elbi ile Kaz Dağları Yoga Kampı

 

544941_10152531501174926_8394507879937167511_nDevrim Akkaya ve Mey Elbi İle Kaz Dağlarında Yoga ve Şifa Kampı:
Köklere Yolculuk: Vinyasa ve Kök Çakra

(sohbet paylaşımları,enerjetik çalışmalar – yogaya ve hayata dair ) – Her seviyeye uygundur.

Tarih: 8-12 Ağustos 2018

Yer: Hızır Kamp, Kaz dağları
Ücreti: 800 YTL.
Yol ve konaklama ücreti katılımcıya aittir. Kamp katılımının kesinleştirilebilmesi için 400 YTL kapora yatırmanız gerekmektedir.Kaporanın geri iadesi yoktur. Ücret sadece Yoga derslerini ve çalışmaları kapsamaktadır.

Kayıt : meyelbi@gmail.com ve devrimakkaya@hotmail.com
Sabah uygulaması, 08:30-10:30: Mey in Vinyasa dersi : Sabahları, Mey’in harika enerjisi ile bizi toprağa kökleyen, nefesimizin akışını derinleştiren ve gücümüzü ve ateşimizi canlandıran bedenle bağlantıya geçiren Nefes, meditasyon ve yoga dersi ile başlayacak.

18.00 -19:30: Devrim’in dersi: Devrim akşam derslerinde kamp boyunca yoğunlukla Kök Çakra üzerinde çalışacaktır. Bu çalışmalar hem teorik ,hem pratik ,enerjetik ve somatik çalışmaları, Yin Yogayı ve meridyen egzersizlerini içermektedir.

10389468_10152531499324926_7864695493307792482_n

Bu kampta herşey Kök Çakra’nın Toprak Elementi ile ilgili olacak.
Devrim Toprak Elemeni ve bağlı olduğu organlar ve duygularla ilgili de bilgiler aktaracak, Mey bu bilgilerin bedendeki araştırmasına yönlendireceği sabah pratikleri ile tüm bedene yayılmasını destekleyecek.
Teorinin pratiğe pratiğin deneyime deneyimin yaşama dönüştüğü , Doğanın en güzel hali ile kampın tüm kapsayıcılığı ile Hızır Kamp Kök Çakra çalışmak için mükkemmel bir yuva.

10678748_10152531502744926_781232524732251937_n

Kaz dağları ikimiz içinde çok özel bir yer. Her gittiğimiz zaman, toprak ananın besleyici kucağında ve o güzel Alevi köylülerinin gönülden ev sahipliği ile ruhumuzun gevşeyebildiği, ve özümüze döndüğümüz cennet bir mekan.Siz de be harika deneyimi bizimle paylaşmak istiyorsanız , hemen arayın!

Kamp, 8 Ağustos Çarş akşamı saat 18:00’de beraber vereceğimiz dersle başlayacak, 12 Ağustos Pazar sabahı 10:30’te yine beraber vereceğimiz dersle sona erecektir. Günün geri kalan kısmında, kendinizi doğanın akışına bırakarak, doğa içinde yürüyüşler yapabilir, muhteşem suda yüzebilir, köşenize çekilip kitabınızı okuyabilir, uyuyabilir, sosyalleşebilir ya da dilerseniz tek başınıza doğanın sesini dinleyebilirsiniz. Hızır Kamp’ın leziz yemekleriyle sağlıklı bir beslenme içinde doğa ve yoganın da desteği ile ruhunuzu derin ve etkili bir şekilde dinleyip dinlenebilirsiniz. Gelirken yanınızda yoga matınızı, savasana – dinlenme pozunda üstünüzü örtmek için battaniye veya şal getirmeyi unutmayın.

1392042_10152531488174926_4281180259577977252_n

KAYIT İŞLEMLERİ
1-YOGA DERSLERi ÜCRETİ

800 TL Yoga dersleri için ödenecek  toplam  ücret  olup, yerinizi ayırtmak için kayıt esnasında 400 TL’yi aşağıdaki hesap numarasına yatırın. Açıklama bölümüne  ‘İsminiz +Ağustos Kamp ‘ detayını yazmayı unutmayınız.

Mey Elbi

Garanti Bankası

iban TR34 0006 2000 5750 0006 6949 87

hesap no 575/ 669 49 87

 

Not: Ödemeyi yaptıktan sonra lütfen dekontu yinemeyelbi@gmail.com
ve/veya devrimakkaya@hotmail.com adresine  telefon bilgilerinizi de yazarak yollayınız.

Kalan ödeme olan 400 YTL yi kampa elden getirip Devrim’e ödeyebilirsiniz.

2.KONAKLAMA

Konaklama bilgileri için Hızır Kamp’ın websitesine bakıp

http://hizirkamp.com/konaklama.htm kalmak istediğiniz ahşap ya da taş ev , çadır ve ağaç ev seçenegine göre  karar verin

http://hizirkamp.com/contact/contactform.html  formundan konaklama rezervasyonunuzu yapın.

Kampta  cep telefonu sadece belli noktalardan ve zaman zaman çektiği için lütfen web sitesindeki formu doldurarak e-posta gönderin. Eğer telefon tercih eder ve cevap alamazsanız lütfen SMS gönderin.

e-posta : yoga@hizirkamp.com

Gsm: 0554 438 98 33

Konaklama ücretlerinizin ödemesini  direk Hızır Kamp’a yapmanız gerekmektedir.

Belli sayıda taş ev ve ahşap ev  var. Ama ağaç evler de mükemmel kalmak için .

( not ;  sedirlerde  yıldızların altında uykuya dalmak ve sabah güneş yüzünüze vururken uyanmanın keyfi  ise tarif bile edilemez:)))

8

3.ULAŞIM

Yine aşağıdaki  web sayfasında en kolay ulaşım bilgileri ve alternatifleri var .

http://hizirkamp.com/ulasim.html

kısaca  biz size özetledik;

A-Eğer İdo ile  Yenikapı’dan Bandırmaya gelecekseniz  ( sabah 07.00 ‘de sefer var) (http://www.ido.com.tr)

oradan bir araçla ( Baltur)  Mehmet Alan’a gelebiliyorsunuz.( yaklaşık 2,5 buçuk saat sürüyor) ( ve ordan da Hızır Kamptan taksi  isteyebilirsiniz-(Hızırla görüşün)

Baltur : 0 266 7148989, 0 266 373 9777, 0 532 407 1816   , yolculuk planınız belli olduğunda Baltur’u arayarak  programınızı yapabilirsiniz.

B- Uçakla ulaşım;

Önceden bilet alınırsa çok uygun fiyatlara gelinebiliyor.

Kazdağlarına varış için Pegasus 07.55, Borajet 12.50  ve THY  13.00 uçuşlarından herhangi biri ile Balıkesir ,Edremit Körfez havaalanına kolayca gelebilirsiniz.

Uçakla gelecekseniz yine Hızır kamptan taksi isteyebilirsiniz, Kişi sayısına göre size bir ücret söylüyorlar.Yada ordan da bir taksi ayarlayabilirsiniz. Aynı saate gelen grup olursanız araç kiralamak için size yardımcı oluruz.

Kamp 8 ağustos akşamı  saat 18.00 de 2 hoca beraber vereceğimiz ders ile  başlayacaktır.

12  Ağustos Pazar 10:30’da  sabahı yine 2 hoca beraber vereceğimiz ders ile bitecektir. ( erken dönüş uçağı almak isteyenler için havaalanına yetişmeye bol bol zaman kalıyor)

C- Genelde arabası olanlar kamp yaklaşınca arabalarında yer var ise  aynı şehirden gelen katılımcıları da almayı tercih ederlerse bize bildiriyorlar, biz de size:)

4-Her türlü sorunuz  için   bizi telefonla da arayabilirsiniz:))

heyecanla kampı bekliyoruz! sevgiler

Mey 0532 573 0921

Devrim 0533 373 8510

Sevgilerimizle,

Devrim&Mey

Mey ve Devrim Kimdir?

Deneyimli ve alanlarinda uzman hocaları,
yoga yolculuklarına uzun süredir yanyana devam etmektedirler, kendi kişisel ve profesyonel gelişimlerine yakından izleyici olmuşlar, bu zaman içinde pek çok konuda dayanışma ve paylaşım içinde olmuşlardır.

Mey, 17 seneyi aşkın bir süredir yoga yoluna tutkuyla devam etmektedir. Derslerini şu şekilde tanımlamaktadır :“Yoga derslerimi, etkisi altında kaldığım Om Yoga’da öğrendiğim ‘vinyasa’ tarzı ve en son gittiğim ve yoga ile bakışımı derinden etkileyen ve kökleştirdiğini hissettiğim Godfrey Devereux’nun ‘dinamik vinyasası’ olarak tanımlıyorum. Varolan beden bütünlüğü içinde bandha entegrasyonuyla eforsuz bir efor araştırması içinde olanla kalmayı araştırıyorum. Yoga, beden hislerimizin, duyarlılık, hassasiyetlik. davet edilen açıklık ve yakınlık içinde derinlerden yüzeye çıkmasını araştırdığımız bir farkındalık çalışması. Farkındalığın başladığı yerde dönüşüm ve değişim kendiliğinden zorlamadan belirmeye başlıyor zaman içinde. Meditasyon ve mantralar da kalp yolunda, bütünlük içinde vazgeçilmezlerim oldu. Spritüellik bence, varolan hayat bütünlüğünü anımsayarak, görünen ve görünmeyenin bütünlüğüne teslim olmak. Hayatın her anında gizem ve bilinmezlik içinde spritüellik var. Fiziksel yoga uygulaması da bunu tekrar tekrar hücrelerimizde hissederekten anımsamamıza bir davet sunuyor.”

Devrim:
Devrim, Yin Yoga konusunda Türkiye’deki sayılı uzmanlardan biri olmanın yanı sıra Aile Dizimi, Zen Terapi, Reiki , EFT ,Çigong aracılığı ile yoganın enerji alanındaki etkilerini hayatında araştırıyor.
Paul Grilley ile 9 senedir Yin Yoga eğitimleri alan Devrim, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok şehrinde Yin Yoga workshopları ve eğitimleri yaparak Yin Yoga’nın tanınırlığına katkıda bulundu. Son beş yıldır Yin Yoga Hocalık Eğitimleri veriyor ve yeni hocalar yetiştiriyor.

Bali’de dünyaca ünlü çakra uzmanı Anodea Judith ile’Çakraların Psikolojisi’ eğitimini tamamlayan Devrim, Farkı sistemlerden oluşturduğu Türkiye’deki en kapsamlı Çakra eğitimlerini veriyor. Devrim, yoganın enerji boyutuna ve kişisel keşfin sonsuz heyecanına tutkuyla bağlı bir eğitmendir.Geçen yaz Tayland’da katıldığı Chi Gong Eğitimi ile taonun enerjiye bakış açısını deneyimledi.

Bu yaz dünyadaki en ünlü masterlardan bir olan Dr.Jwing Ming Yang ile katılacağı QiGong ve İnsanın Enerji Sistemi eğitimini ve İstanbul’da katılacağı 3 yıla yayılan Somatik Deneyimleme eğitimlerinin de tüm yaptığı çalışmalara etkisini heyecanla beklemektedir.

Masallar, mitoloji ve hikaye anlatıcılığı ile ilgili araştırmaları devam eden Devrim, kısa öyküler ve denemeler yazıyor.
Aynı zamanda sinemacı olan Devrim, yoga ve meditasyonun hayatına kattığı açıklıktan esinlenerek ve katıldığı bir aile dizimi çalışmasından yola çıkarak ‘Diyar’ isimli bir belgesel filmi çekti. Diyar, yurtiçi ve yurtdışında pek çok festivalde gösterildi ve yarışmalara katıldı.

Devrim’in filmini https://www.youtube.com/watch?v=004Xe-rBVuw
adresinden izleyebilirsiniz.
Blog Yazarıdır. Devrim’in kısa öykülerini http://devrimakkayayoga.blogspot.com/ sayfasından okuyabilirsiniz

Kamp ile ilgili sorularınız ve kayit için Mey Elbi’ye ya da Devrim Akkaya’ya meyelbi@gmail.com ve devrimakkaya@hotmail.com adreslerinden yazabilirsiniz.

Mey hakkında daha fazla bilgiye www.meyelbi.com sayfasından ulaşılabilir. Devrimin yazılarını okumak için http://devrimakkayayoga.blogspot.com/sayfasına bir göz atabilirsiniz.

Ve katılım için bizlerle temasa geçin !!
Namaste
Devrim&Mey

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

”Neden ?”

”Neden?”
”Birini dinlerken tam duyamıyorum.
Benim hakkımda mı konuşuyorlar, beni eleştiriyorlar m? Konuştukları konunun ne olduğunu bile duyamıyorum çünkü beni eleştirdiklerini düşünüyorum.”
İlk üç çakra (1-2-3) sadece senle ilgili- seni daha iyi hissettirmek içindir herşey. Tüm evren seni daha iyi biryere getirmek için organize olmalıdır. Herşey ve herkes seni mutlu etmek için olmalı ve değişmelidir. Her sorduğun soru cevaplanmalıdır. Herkesin fikrine karşı gelmeli, yorum yapmalı, kendi fikrini illaki açıklamalı, biri bir şey anlatırken hemen sahneyi ele geçirmeli ve kendi hikayeni anlatmalısındır. Çünkü sen özelsindir. Çünkü sen kötü bir çocukluk geçirmisinidir. Çünkü herşey ve herkes seni daha iyi hissettirmek için var olmalıdır.
Çünkü sen kendi hikayene bağlı kalmak istiyorsundur. Çünkü o hikayeye bağlı kalıp-yaralı bir dil – kullandığında sosyal olarak pek çok kazancın oluyordur. Çünkü yaşamda ilk üç çakra ile var olmuşsundur. Çünkü ilk üç çakra çocuk olduğun ve çocuk kalmak istediğin yerdir…Herşey tepkiseldir, yaşamda olan herşey sen değil senin tepkilerinle iletişim halindedir.
Ama burası  esas yolculuğunun başladığı yerdir.İlk istasyon…
İlk üç çakraya kadar hala -kabile-nin içindesin. Kabile senin için herşeyi organize eder, ne hissedeceğini, nasıl davranacağını, kimi seveceğini , kime inanacağını belirler, sen de sana sunulmuş yolu takip edersin. Ki bu çok kolay ve konforludur. Sonra yaşamında bir an-acaba -dersin , acaba sorun tüm dünya  değil de ben miyim. Acaba dersin, benim dışımda dünyada neler oluyor . O sorularla gelir bir köprünün başında bulursun kendini. Ya suya düşüp öleceksindir yada karşıya geçeceksindir.
Aslında karşıya geçmek için de ölmen gerekecektir ama sen henüz bilmiyorsundur, kendini öldürmen gerekecektir ve bunu senin yapıyor olman gerekecektir. Sana sunulmuş olan herşeyi öldürmen ve yeni bir benlikle tanışman( yaratman değil unutma , zaten var olanla karşılaşman).
İşte en zor aşamada burda başlar. Burası 3.çakrada 4. çakraya geçtiğin köprüdür. Burası kabileden ormana gönderildiğin yerdir. -çocukluktan yetişkinliğe geçmek için inisiye olduğun- dönüşmeye başlayacağın…Pek çok insan o köprüden karşıya bakıp geri döner…O köprüden geçtiğinde bir daha geri dönüşü olmayan bir yola girersin.
Artık kalbinde ve zihninde şu soru olamayacaktır.
”Neden ?” ” Başıma gelen şeyler neden başıma geldi?”
Peki bu soruyu sormadan yaşayabilir misin ?
Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Evinin Yogacısı

Kocam diyorki bugün bana , siz yogacılar biraz kafayı yemişsiniz. Niye diyorum sevgilim.Bazen abartıyorsunuz diyor, sabahınız akşamınız yoga , sonra bir de birbirinizi arayıp yoga konuşuyorsunuz:)))) Doğru diyorum sevgilim, doğru diyorsun, muhtemelen biraz kafayı yemiş tipleriz, hele ki profesyonel hoca isek ( yani tek yaptığımız iş bu ise, bir ofise gidip çalışıp 6 da çıkıp kendimizi ayıramıyoruz, yoga ile nefes alıp , glutenle savaşıyoruz, organik konuşup, yeşilçaylı muhabbet ediyoruz.Aile dizimi günleri yapıp, birbirimize şamanik yolculuk hediye ediyoruz:))) Şaka bir yana , kocam haklı, bazen o ayrımı yapmakta zorlanıyorum, bıraksalar beni bir manastıra kapanıp o enerji benim bu pranayama senin, sutralar gelsin, çakralar gitsin yaşayabiirim, saatlerce okuyup, günlerce susabilirim, sabahım meridyen , öğlenim hindistancevizi yağı geçer hayatım.Ama en azından bana biraz sınır koyan birisi olması iyi geliyor bana.Çünkü hem tüm o felsefeyi uygulamaya yaşamaya çalışıp hem de anamızın nefis mercimek köfteleri bulgur pilavları arasında gidip geliyoruz aydınlanma yolculuğumuzda:) Hem yogi olmak istiyorsuz hem de hayatın keyfini çıkarmak. Hem geçmişten ana gelmek , hem gelecekten sıyrılmak.Ama işte sevgili kocacım deniyoruz, şimdilik elimizden geleni ve yakınlarımızdan gelen eleştirilere de açığız.Belki Hindistandaki yogi olamadık hala , belki aydınlanmadık ama inan niyetimiz iyi,güzel dostukluklar kuruyoruz, yolumuzda disiplinli bir şekilde , tutku ile _yola_ gönülü, disiplinli memleket Yogacısı olma yolunda ilerliyoruz bile 🙂)Durmak yok yola devam 🙂)) Siz de yaşıyor musunuz benzer durumlar ?

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Bu sabah uyandım , bir melek fısıldadı kulağıma

Bu sabah uyandım , bir melek fısıldadı kulağıma
dinle dedi sadece dinle, birazdan sabah olacak , güneş doğacak, kuşlar şarkılar söyleyecek ve sen kalkıp burdan gideceksin.Yarın sabah bu yataktan kalkana kadar geçen zamana da yaşam diyeceksin, bilmeyeceksin ki yaşam olanda ve olmayanda, kalanda ve kalmayanda, siyahta ve beyazda. senin gözlerinin görmediğini yaşam değil sanacaksın. Yazık ki ne yazık. Gökler var yukarda binlerce zaman uzakta, toprak var zeminin en derinlerinde. yaşam herbir katmanda her bir anda. Ruhunun kayıp parçalarında.o parçaları bulup sevdiğinde işte hakikatin tam da kendisi olacaksın.o vakit bu yataktan uyanacaksın, yine kuşlar ötecek, güneş doğacak ve sen anlayacaksın.Yaşam senin aracılığınla deneyim buluyor,sen yaşamın bir ifadesisin hem de öyle güzel bir ifadesin ki yaşam bile seni kıskanıyor.Yerinde olsam da tatsam, koklasam, görsem diyor.O yüzden bu sabah yataktan kaltığında şöyle bak bir etrafına ve ellerini kalbinin üstüne koy kalp atışlarının ritmini duy, içindeki yaşam pınarının akışını hisset ve başını eğ önüne ve şükret. Yaşam tam önünde duruyor olacak.

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

sayıklamalar…

Bir şeyi yaratmak için ya onun sınırlarını çizersin ve içini doldurursun, yada etrafını çizip kalan boşluğa onu yerleştirirsin.Etrafında ne olduğu belli oldu, ortaya çıkan resmin içini şimdi aydınlıkla doldurma zamanı.umutla sevgiyle ışıkla. unutma ki etrafındaki karanlık olmazsa aydınlık ta var olamaz, aydınlık arttıkça karanlık artık yer bulamaz.karanlıkla savaşarak aydın olunmaz. savaşarak zaten hiçbirşey olunmaz.sözün, sazın birliğe hizmet etsin, yolunda emin adımlarla içindeki hakikatin taşıyıcısıyla ancak tam olabilirsin.savaşın kazananı olmaz zaten kiminle savaşıyorsun, resmi çizen kalemle mi, yoksa kalemi tutan kendinle mi…

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Love Prayer

Love Prayer
(with a tip of the hat to Coleman Barks)
Oh, God(dess)
Grant me Love!

Please, make it simply
Difficult.
Make it crack and melt the hard places
Where I am so sure of myself.

Make it stiffen and enliven the weak places
Where I am uncertain, ignorant,
and secretly afraid.

And please make it horribly “inappropriate”
So I must really know you in myself,
Myself in you,
Forced
To give up everything that is not love
(Because it is so hard to do it willingly. . .)

I pray this
Knowing it will ruin me.

Let me be ruined by love,
So that I may come back to you
Without pride, or stupidity,
– Or pretense, or opinions –

or any sense of separation –

Stripped
Like a lover,
Hungry and ecstatically full
All at the same time!

-Jeremy Taylor, United States
twentieth century
Sacred Poems and Prayers of Love, 1998

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Ortada Yoga Öğrencisi Kalmamış .’Herkes’de Yoga Hocası Olmuş Canım

Kızgınlıkla söylüyor bana sohbetimiz sırasında, “değil mi ama ya? bu işin de bir adabı var, herkes hoca olmamalı bence” diyor. “Arkadaşlarım var mesela, hayatına bakıyorum kimse ile doğru düzgün ilişki kuramıyor, öfkeli bir insan ama 6 ayda yoga hocası oldu ve şimdi ders veriyor ve ortalıkta öylece dolaşıyor…” diyor.

“Bence bir mahsuru yok, bence herkes yoga hocası olsun zaten” diyorum. Hoşlanmıyor, konu kapanıyor ve ben ağaçlara bakıyorum, o da önündeki fincana ve kahvesinden bir yudum daha alıp fincanı kapatıyor, “fal bilirsin sen kesin” diyor, “yok diyorum, bilmem…”

Bir kere mesele Yoga değil, mesele Hocalık değil, mesele “olmak”ta…

Yogayı bir şey ya da biri olmak için mi öğreniyorsun? Şu ana kadar ki hayatında olamadığın, olduramadığın. Olduramadığın şeyleri sorgulamadan, sadece yoganın parlayan çevresinde mi olmak istiyorsun?

Bu mesele uzun uzun üzerinde düşündüğüm bir mesele, neden yoga hocası oluyoruz? Ne işe yarıyor ve hocalığı ne amaçla yapıyoruz? Öncelikle herkes neden yoga hocası olsun istiyorum ve herkes neden tabii ki yoga hocası olabilir onu anlatayım.

Birincisi çok teknik yaklaşacağım. Yeni bir şey öğrenmek için bir okula gidersin, senden deneyimli ve yıllarını o işe adamış birinden bilgileri yavaş yavaş öğrenirsin, derslere katılırsın, kitaplar okursun, sonra dersleri izlersin, notlar alırsın, ders verirsin… Bu süreç bazı eğitimlerde aylarca sürer. Bazı eğitimlerde ise daha yoğun bir şekilde bilgi sana aktarılır ve sonra sen yoluna yalnız devam edersin, artık bilgin vardır ve o bilgiyi deneyime dönüştürme yolun…

Dolayısı ile 200 saatlik hocalık eğitimlerimizde yaptığımız şey ilk olarak öğrenciye destek sağlamaktır. Aynı aşçılık öğrenmek istediğinde bir okula gidip yavaş yavaş öğrenebileceğin gibi. Neden yoga öğrenmek istediklerinde insanları eleştiriyorsun arkadaşım? Kimse anasının karnından yoga hocası olarak doğmadı, hepimiz başka deneyimlerden, işlerden, ordan burdan geldik ve bu yola gönül verdik ve hepimiz birilerinden ders aldık ve yukarıda bahsettiğim aşamalardan geçerek , on bin saat yoga yaparak hoca olduk… Dolayısı ile evet isteyen herkes ‘teknik’ anlamda yoga hocası olabilir, bunda bir mahsur görmüyorum.

İkincisi güvenli bir eğitim aldıysan, yani hocanda anatomi, felsefe v.s konusunda yeterince yetkinse (ki yetkin olmak o havalı kasların İngilizce ve Latince isimlerini bir çırpıda söylemek yada havalı bir 3D programında bakın bu bizim hemstiringimiz demekle olmuyor). Zaten bir yoga hocasının bir doktor kadar anatomi bilmesi gerektiğini düşünmüyorum. Aksine bazen derslerde bu kadar anatomiden bahsetmek insanlarda ben bunları bilmiyorum, yapamam ya da yeterince iyi değilim, önce okuyup çalışıp öyle derse gelmeliyim gibi pek çok önyargı oluşturuyor…

Dolayısı ile anatomi de; yıllar içinde ve özellikle kendi bedeninin fonksiyonel işleyişini, biricikliğini, kendine özel olduğunu, her bedenin birbirinden farklı olduğunu, kemik yapını, bir pozu neden yaptığın değil de neden yapamadığın konusunda kendi iskelet yapını anlaman ve bir yoga pozunu oluşturan eklemlerin hareket biçimini ve kapasitesini iyice öğrenmekten geçiyor… Konu dağıldı, ne diyeceğimi unuttum… Şunu diyeceğim ki ilk hocalık eğitiminde öğrendiğin anatomiyi zaten unutuyorsun ama pozlarındaki yansımasını hatırlıyorsun, kasın ismini bilmesen de işlevini hatırlıyorsun ve zamanla ders vermeye başladıkça, başka bedenler görmeye başladıkça, anatomi bilgilerini sürekli ve sürekli tekrar ediyorsun, öğrenme böyle böyle gerçekleşiyor.

Üçüncüsü ve en önemlisi şu ki; yoga istesen de istemesen de senin hayatında bir dönüşüm başlatıyor! Bu dönüşümü belki başta pek anlayamıyorsun. Hele ki zannediyorsan ki hoca oldun diye “dışardan bir parlak ışık gelip seni dönüştürecek, arındıracak, herkese yogayı yayan bir savaşçı olduğunda, yoga yapmayanları küçümsediğinde ya da yogayı her şeyden tamamen soyutlanmak için yaptığında yani seni zenginleştirecek ve genişletecek bir öğretiyi, tam tersine kendini hapsetmek ve kendine ördüğün duvarların içine sımsıkı kapatacak şekilde kullandığında” olmuyor elbette. Ya da yıllardır olmak istediğin kişiliğin rolünü oynamaya başladığında! Harika kadın, müthiş bilge, her şeyi bilen çözmüş küçük Buddha, ilişki koçu, yaşam danışmanı, hayat dersi veren hoca, kendi dışındaki her şeyi ve herkesi değiştirmeye çalışan, insanların kendileri ile ilgili atmaya çalıştıkları cesur adımları göremeyecek kadar kalbi kapalı spritüel kibir…

Şöyle oluyor; yol benim, yolcu benim, yola girdim, yoldan geçerek yine yolun başına döneceğim” dediğin anda, meditasyona oturup kendi kişisel hayatını sorgulamaya ve gözlemlemeye başladığın anda dönüşüm başlıyor. Ha belki bu sırada hala derslerini vereceksin (ki vermen lazım) ki kendi hocalık yolculuğunda, matın üzerindeki duruşunla, yine kendine dair bir gözlem içinde olasın. Buradaki en önemli soruda şu oluyor? Bu matın üzerindeki kim? Ne yapmak istiyorum? Yoga hocası olarak hangi kimliği benimsiyorum? Kendi sesim mi bu konuşan? Yoksa gölgelerim, korkularım, beğenilme isteğim, onaylanma isteğim mi? Kelimeleri nasıl kullanıyorum? Kontrol için mi? Güvenli sınırlar çizebilmek için mi? İnsanlarla ilişkilerim nasıl? Öğrenciler için mi ders veriyorum? Yoksa kendim için mi? Ben, ben ve ben… Yani matta hoca olan sen ve etrafında onlarca mini sen varken verdiğin derslerden ne öğreniyorsun?

Bak kendi deneyimimden anlatayım; yıllarca ders verirken tek amacım iyi bir ders vermekti, kendimle öyle meşguldüm ki yani iyi bir ders vermek, en doğrusunu yapmakla. Asla hazırlıksız derse gitmedim, her poz için saatlerce zamanımı harcayıp müzik parçaları hazırladım, notlarım, kitaplarım önümde derslerimi yaptım. Yani ilk aşamalarda hocalığı daha çok zihnimle yapıyordum, öğrenci ile pek ilgilenmiyordum, yani evet onlara dokunurdum, savasana masajı yapardım ama beni asıl tatmin eden bir şeyi iyi yapmaktı…

Sonra bir gün bir derste çok sevdiğim bir öğrencimden hocalık hayatımı altüst edecek ve yeniden kuracak bir şey duydum… Sıcak bir yaz günüydü, ben 2 yıllık hocaydım ve güzel güzel dersimi veriyordum, anlatıyordum, şöyle koy ayağını, gözlerin şurada olsun, omurgan şöyle ve kal orda, hisset, duyumsa, bak, et…

“Hocam bir susta hissedelim” dedi öğrencim aniden, “bir sus…” orda bir an her şey durdu, kala kaldım, o an saniyeler içeriyordu ama zamanın başka boyutuna geçmiştim ve durdum düşündüm. Ve derin bir oh çektim ve gülmeye başladım, gülmeye başladık ve dedim ki öğrencime “haklısın ve çok teşekkür bana bu kocaman dersi verdiğin ve kendimden özgürleştirdiğin için!” Oh be rahatlamıştım, yani her an konuşmak zorunda değildim ya tabi ki! Sadece elimden geleni, bildiğimi anlatıp, sonra alandan çekilmekti benim görevim. Kelimeleri kontrol için değil, aksine alan açmak için kullanmam gerektiğini o gün anladım ve hocalığa bakış açım tamamen değişti. Öğrencilerle daha çok iletişim kurmaya başladım, onları daha çok izlemeye, ne yaşadıklarından bağımsız olarak, sadece o deneyimin bir parçası olmaya… Sonra hayatıma tabi ki Yin Yoga girdi ve bana bambaşka bir bakış açısı kazandırdı, sadece yogaya değil, kendime ve dünyaya…

Neyse bu benim bir deneyimimdi, şimdi geri döneyim, neden herkes yoga hocası olsun isteğime….

Olun tabi, herkes olsun, çünkü sen öğrendikçe ve öğrettikçe kendini tanıyorsun! Hayatında bastırdığın ne varsa orda ortaya çıkıyor, kişiliğinde takılı kaldığın noktalar, çocukluk travmaların v.s v.s… Hele ki eğitimler sırasında hocanla kurduğun ilişki, eğitim sistemimizin tüm o üzerimizde yarattığı baskıya duyduğun tepki, çocukça hoca ile girdiğin çatışmalar (elbette otorite yada ebeveyn yerine koyduğun için oluyor tüm bunlar), hele hocanda da benzer eğilimler varsa çatışmaya dönüşüyor. Böyle hikâyeler çok duyuyoruz. Beni seviyor ya da sevmiyor bana böyle dedi şöyle dedi… Arkadaşım hocanın görevi seni sevmek ya da sevmemek değil, sana bilgisini aktarmak ve etrafında güvenli sınırlar oluşturmak. Ama tabi ki hoca konumunda olan kişi zaten kendi kişisel yolculuğunda olgunlaştıysa, meditatif bir yerden, kendi merkezinden seninle aktarıcı olarak ilişki kuruyorsa oluyor tüm bunlar, ama bil ki o da öğreniyor, o da seninle yaşadığı deneyimden öğreniyor ve üzerine düşünüp, kendi kimliğini (egosu diyelim mi burada), egosunu ayrıştırdığında, büyüyor, gelişiyor. Yani Hoca, Öğrenci ile arasından kendini çektiği zaman işte gerçek aktarım ve gerçek şifa başlıyor… Bu da zaman alıyor hepimiz için, aldı ve hala da öğreniyoruz… Tüm kalbimle inanıyorum ki; hoca öğrenciyi buluyor ve öğrenci de hocasını. Kimin eğitimine katıldığımız asla ve asla tesadüf değildir, illaki bize bir tarafımızı gösteren güçlü karakterlerdir hocalarımız, bazen olumlu bazen de olumsuz deneyimler yaşatmak, hayatın önümüze kendimizle ilgili öğrenmemiz gereken çok önemli bir dersi göstermek için çıkardığı kişilerdir bunlar ve eğitimdeki arkadaşlarımızda…

Onun için evet lütfen “Herkes Yoga Hocası Olsun!” Tüm kalbimle şunu söyleyebilirim ki kendinize yapacağınız en iyi şeylerden biridir yoga eğitimine katılmanız! Ha ama bilin ki sürecin sonunda ders vermekte var, ders vermemekte var. Bu ne istediğinizle ilgili ama şunu da bilin ki süreç sizi kendinizi sorgulamaya itecek, öyle ya da böyle… Ama ben sadece hareket yapacağım, başka bir şey istemiyorum deseniz bile bu olacak, o hareketin içinde olacak, zaten bakmayın başta teknik ve ruhani diye ayırdığıma, yoga öyle bir şey değil, matematik gibi öğrenilen bir şey değil, burada öğrenme spiral şeklinde, dönüp dolaşıp başladığın yere gelirsin, dersini alıp öğrenmen gerekeni öğrendinse aynı yola başka bir bilgiç ile devam edersin. Hayatın çarkı dedikleri de bu olsa gerek.

Bir de fiziksel katmanda yaptığın her şey, duygusal katmanda da, zihinsel katmanda da , seni etkiler, karbon kağıdı gibi… Asıl büyüsü de buradadır zaten, harika bir dersten çıkarsın, öfken sakinleşmiştir (kaynağı bitmemiştir belki) o harika dersler seni bir adım derine gidebilmen için hazırlar, fiziksel olarak güçlendirir ki, duygusal katmana yolculuk yaptığında en ufak fırtınada çökmeyesin… Böyle böyle olur işte, sen değişirsin, dünya değişir…

Ha bi de lütfen izin verme kimsenin sana ne olabileceğin yada ne olamayacağınla ilgili kendi kalıplarını dayatmasına! Bu hayatta her şey olabilirsin, yolu var yordamı var, en iyi olmak zorunda da değilsin o güzel kalbinle , o yola girmen tek mesele, kim belirliyor bu kuralları ki? Onlar kim , nerden konuşuyorlar, iyi bir hoca , ‘olmuş ‘bir hoca bilir ki paylaşırsan ancak büyürsün ve güçlenirsin. En uzak diye düşündüğün bir köyde bile insanlar ilçelerdeki merkezlerde yoga öğreniyor ya ! İşte en büyük zenginlik bu değil de nedir? Yoga sadece sana mı kalsın, yoga sadece senin kısıtlı alanına mı kalsın, bunu mu istiyorsun? O spiritüel kibirininin karanlık enerjisini insanların üzerine yayarak mı tatmin oluyorsun, bakkallarda , kıyıda köşede yoga yapılıyor diye eleştiriyorsun ya, wallahi ben çok mutlu oluyorum, zihnim bazen benden gayrı rekabet hissetse de , biliyorum ki ancak paylaşarak, ancak birbirimizi destekleyerek büyüyebiliriz, iyi olabiliriz, şevkat hissedebilir, burdan dünya değişir burdan ben değişirim.

Lütfen ama Lütfen izin verme kimsenin seni kısıtlamasına, yoga hocası mı olmak istiyorsun , söyleyeyim sana bak ben hayatımda hiç yoga yapmadan hocalık eğitimine katıldım ve o grup içinde ilk ders veren bendim. Ders ver yada verme , önemli de de değil, ama önemli olan denemen, araştırman, öğrenmen, genişlemen ve ordan da başkasına yaşamınla ilham olman…Kendi kendinin yoga hocası ol …o kadar..

Onun için yogayı neden yaptığını bir sor kendine, kendini var etmek için mi yoksa yok etmek için mi? Asıl mesele bu…

Namaste

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın

Gerçek Kalçalı, Gerçek Yoga Hocası…

Geçenlerde bir öğrenci ile sohbet ediyorum, ikimiz de derse gireceğiz ve birden hocaların dış görünüşüne geliyor konu, ben diyor, bakıyorum diyor, bedeni nasıl, fit mi mesela, kalçası güzelse demek ki çok çalışmış diyorum,iyi hocadır yani diyorum,bir de hep mutlu neşeliyse iyi hocadır diyorum diyor,hoca dediğin hep mutlu olmalı başkasına örnek olmalı diyor, bedeni güzel değilse gitmiyorum o derse mesela diyor…Tamam diyorum ben de , matıma geçip yoga mı yapıyorum…
Biliyor musun arkadaşım, seni hayal kırıklığına uğratacağım birazdan ama , yoga hocası dediğin sıradan bir insan. evet sıradan bir insan. senin gibi yani, hayatla senin gibi dertleri olan, sevgilisi ile kavga eden, metrobüste bazen yorgun olduğunda yaşlılara yer vermeyen , sabah kaltığında bazen canı hiç ama hiç yoga yapmak istemeyen, bazen ıslak hamburger yiyen, iki kadeh bişi içen, pilavın suyunu az koyunca dibini yakan,ara ara dedikodu yapan,bazen hayat ne güzel diyen bazen de herşeyden nefret ediyorum diyen…sıradan, normal, insani…
Bir de var ya , öyle giyinmek kuşanmak, organik çay içmekle olmuyor o işler.Biliyorum öyle olsun çok istiyorsun, ben de istiyorum, hap gibi olsa diyorum, belli kuralları olsa, onları yapsam, 3 workshopa katılsam , mala takıp, yeşil tozlar içsem ve birden arınsam, daha iyi bir insan olsam, hiç sinirlenmesem,arkadaşımın dedikodusunu yapmasam yada biri beni eleştiriğinde yüzümde dilimden önce ateşler çıkmasa diyorum, ama öyle olmuyor bu işler, değişmen dönüşmen için senin bunun sorumluluğunu alman gerekiyor. Aydınlanmak biraz da büyümek demek, başkasını suçlamadan, başkasına, bel bağlamadan,kurtarıcı beklemeden, tamamen ve tamamen kendi hayatının aydınlığının ve karanlığının sorumluluğunu almak ve bunun için işte o güzel kalçanı kaldırıp , o matın üstüne geçmen ve kafandaki tüm geçenleri, tepkilerini gözlemlemen demek, ve yine bir şey söyleleyim bu baya uzun bir zaman alıyor, ben 15 yıldır bu alemin içindeyim:) fena da gitmiyorum ama hala gidecek çok yol var, yavaş yavaş oluyor merak etme…yolda birçok arkadaşın oluyor, sen düştüğünde elinden tutup seni kaldırıyorlar, acı çektiğinde senin o acıdan öğrenip büyümen gelişmen için etrafında bir çember oluşturuyorlar, çok yaklaşmanın gerekli olmadığını biliyorlar, sadece senin kendi acınla olgunlaşman için orda oluyorlar… Öyle oluyor ki içini temizler ve güçlendirirsen, zaten bedenin de güzelleşiyor inan, o kalçaların altında neler olduğunu anlıyorsun, bedeninin sana ne söylemeye çalıştığını anlıyorsun, yargıladıklarının kendin olduğunu anlıyorsun ve elbette olabildiğince organik ve temiz besin kullanıyorsun,şahane enerjileri olan malalar takıyorsun,temiz bir dilin , temiz bir yüreğin oluyor giderek te temizleniyor ve evet daha az et yiyorsun yada hiç yemiyorsun, daha az içki içiyorsun ya da içmiyorsun ; eğer bunları birşeyi kapatmak için aşırı yapıyorsan onu farkediyorsun artık , kalbin kendi ruhunla bağ kurdukça ,dışardan bağ kurmak için kullandıkların artık hayatında olmuyor, gerek kalmıyor…
Bunlar sürecin doğallığında oluyor ve yürüdüğün yolda , attığın her adımda aydınlanıyorsun,güçü tarafların ve zayıf tarafınla gerçek bir insan oluyorsun;ve gerçek kalçalarınla gerçek bir yoga hocası oluyorsun…

Uncategorized içinde yayınlandı | Yorum bırakın